top of page

İlk Yazı

Ters dahi olsa hayatı sonundan yakalayabilmek sonsuza dek kaybetmekten iyicedir.


İlk yazı... Kafalarda bir soru. Belki de birden fazla. Nereden çıktı şimdi bu? Endboard? Normal şartlar altında mesleki bir terim. Detaylarını “Nedir?” bölümünde bulabilirsiniz. Kısaca “klaketi sonda çakacağım” anlamı taşıyor. Yani son bir fırsat daha sizin anlayacağınız. He tabii endboardu karakteristik yapan şey bir de ters çakılması. Son bir fırsat lakin tepetaklak...



Negatif döneminde montaj manuel olarak yapıldığı için teknisyenin elinde metrelerce film şeridi olurmuş. Kesme yerlerini tespit edebilmesi için de başta ve düz verilen klaket “plan başı” sonda ve ters verilen klaket ise “plan sonu" anlamları taşırmış. Böylelikle montaj teknisyeni, plan başı ve sonunu aramaz, vakit kazanırmış.

Tarihine baktığımızda negatif döneminde keşfedildiği söyleniyor. Hikayesine dair araştırma yapmama rağmen yazılı bir kaynak bulamamıştım. Böyle bir şeye denk gelenler “Ahmed Abi bir mendil niye kanar” bölümüne kaynağı yazarsa müteşekkir olurum. Benim kaynaklarım, kamera asistanlığı mesleğine, gençliklerini vermiş yaşlılıklarını da vermekte olan ustalarım. Elbette “artık dijital kameralar ve yapay da olsa zekalı programlar var, ne endboardu?” da diyebilirsiniz. Haklısınız ancak kamera asistanlığı, iki kere teyide ve garanticiliğe dayanan bir meslek olduğundan ötürü siz deseniz dahi endboard diye bağıran güzide insanları uzun yıllar daha göreceksiniz.

Ki zaten bu dijital kahvehaneyi oluşturan şey de endboardun hissi tarafı. Teknik tarafını zaten özümsedik ve tartışmıyoruz. “Endboard’dan öğrenecek neyimiz var?” ya da “Endboard’dan öğreneceklerimiz var” başlıkları bu dijital kahvehane’nin ana fikrini oluşturan şeylerdir.


“Endboarddan öğrenecek neyimiz var?” ya da “Endboarddan öğreneceklerimiz var” adlı yazı

Endboard süreç bakımından bir geç kalmışlık ve aynı zamanda tutunma mücadelesi gibi hisler barındırıyor içinde. Mecidiyeköy Viyadük altında 17.30 civarlarında ne zaman yürüsem “endboooaaaard” diye bağıran 15-20 kişi görüyorum. Gözleriyle bağırıyorlar ve gözlerle bağıranlar yalan söylemezler.

Hayata geç kalmış ya da herhangi bir sebepten ötürü yaşamının başlangıcında varolamamış insanlar... Birileri “kestik” dese “endboaaaard” diye bağırıp varolacakmış gibi onlarca insan... Bazen “noboard” olacaklar. Çünkü bazen “noboard” oluyoruz. Yani endboard’a yetişemiyoruz. Kayıt kesiliyor. Plan bitiyor ama hayat devam ediyor. Yaşamın o planı klaketsiz ve dolayısıyla eksik bilgili olacak. Hatta belki de senkron bile olmayacak hayatlarımızın o kısmı.


Ondan mütevellit endboard önemlidir hocam. Ekseriyetle avaz çıktığı kadar bağırılmalıdır. Bazen noboard olacağını bile bile bağırılmalıdır. En azından son raunda kadar dövüştük deriz. Nitekim bu dijital kahvehane’de endboard diye bağıranların hikayelerine, şiirlerine ya da karalamalarına misafir olacaksınız. Belki bazen film de izleriz. He bir de sinemaya mesleki bir alan da açabiliriz ilerleyen vakitlerde. Neden olmasın? Mesela “Ahşap RTS sıralarından Kamera Asistanları Derneği’ne nasıl gidilir?” ya da “Stajyerlikten Üçüncü Asistanlığa giden yol yol mudur?” ya da “SMM caiz midir?” başlıklı yazılarla da bu dijital kahvehaneyi etüt merkezine dönüştürebiliriz. Buraya kadar okuyanlara ayrıca teşekkür ediyor, koyu filtre kahvelerini hazır ediyorum. Son raunda kadar dövüşene dek!

177 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page